Gilgamesh
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 25 Ağu 2009
- Mesajlar
- 3,579
- Yaş
- 50
Kuma!
> Mahmûre Hanım kapıdan çıkarken yeniden pimpiriklendi.
> Ayakkabılarını bile giymişken kapıdan döndü, tekrar
> Içeri girdi; Pencereleri iyi kapatıp kapatmadığını
> Gözden geçirdi, sonra ütünün prizine baktı.
> Havagazı vanasını kontrol etti, banyo musluklarına
> Baktı. En son olarak da mücevherlerini sakladığı yere
> Doğru kaçamak bir bakış attı.
> Herşey yerli yerinde ve normal görünüyordu. Kapıyı
> Çekti, aşağıdan yukarıya doğru üç Sıralanmış
> Yale kilidi ayrı teker teker sonuna kadar kilitledi.
> Annesinin öğrettiği duayı okudu, sağına soluna
& Gt; üfledi.
> Manavın önünden geçerken dikkatini tezgâhtaki incir
> Çekti.. Gün misafirliğine giderken incir götürmesi
> Doğru olmazdı ama bu incir kaçırılacak gibi
> Görünmüyordu. Bir BUÇUK kilo kadar elleriyle seçip</ B>
> Kesekağıdına itina ile yerleştirdi ve Manav
> Muzaffer'in buzdolabına koydurdu. Parasını peşin
> Verdi. Dönüşte alacaktı.
> Dolmuş durağında sıra vardı fakat fazla beklemedi. 20
> Dakika sonra gün oturması yapılan eve ulaşmıştı bile.
> Her zamanki gibi Alman usûlüyle civardaki dönerciden adam
> Başına bir porsiyon döner, salata ve ayran
> Ismarladılar; ev sahibi Cavidan hanım kakaolu kek
> Yapmıştı. Yediler, içtiler, konken oynadılar, biraz da
>-Allah affetsin! - Dedikodu yaptılar.
> Yapmasalar olmazdı; dayanılır gibi değildi. Falan
> Mütayitlik yapan hanımın beyi, üzerine ikinci hanım
< btr bu kadınla aynı evde oturmam; defolsun gitsin
> Evimden "diye kocasıyla kavga etmişti; bütün
> Mahalle şahitti. Rezalet olmuştu.
> Bu erkeklere güven olmuyordu; biraz eli para tutan hemen
> Evini, Arabasını, hanımını yedeklemeye bakıyordu.
> Dikkatli olmak lazımdı ...
>-Bir imam nikahı kıyınca hemen ikinciyi alabilirim
> Sanıyorlar, diye öfkeyle homurdandılar, sonra-her biri
> Teker teker-kendi eşlerinin ne kadar halim-selim, ne kadar
> Uyumlu, ne kadar sevecan ve Şefkat dolu, ne kadar
> Kendilerine bağlı ve itaatkâr olduğunu hatırlayıp
> Rahatladılar; bu hususta konuşmak arzularını, "Ayol
> Nazar değer! "Endişesiyle bastırıp filancaların
> Sünnet düğününde takılan takılar, felan dizide
> Falanca karakterin aslında nasıl bir insan olduğu gibi
> Konulardan bahsederkeen. ...
> Derken Muhmûre'nin içine kor gibi bir şey düştü;
> Bir fikir, bir endişe, bir şey ...
> Balkon kapısını kapattığından emindi; peki balkona
> Açılan pencereyi de kapatmış mıydı? O pencere açık
> Kalmışsa, kapıyı kapatmanın bir anlamı kalmayacaktı
> Çünkü. Ev dördüncü kattaydı ama olsun; şimdiki
> Hırsızlar "çıta maymunu" gibi evlerin yüzünü
> Tırmanabiliyormuştular ..
> Saatine baktı, henüz erkendi fakat bir Mazeret uydurup
> Çantasını kavradı. Herkesle alelacele Teker tekep
> Öpüşüp gün parasını da teslim ettikten sonra sokağa
> Çıktı. Geçen ilk taksiyi çevirdi, o Telas ile
> Manavın önünden geçerken tarttırdığı incirleri
> Almayı bile unuttu; halbuki incirler dolapta buz gibi,
> Kütür kütür olmuşlardı. Eve yaklaşırken Apartmanı
> Dışardan gözüyle kontrolden geçirdi. Sıradışı bir
> Şey görünmüyordu.
> Kapıyı açarken "Bizim Bey erkenden mi geldi
> Acaba? "Diye bir hisse kapıldı; çünkü giderken
> Üç defa çevirdiği Kilitler, şimdi bir çevirmede
> Açılıvermişti, "Hayırdır inşallah" dedi
> Içinden. Içeri girdi, ayakkabısını çıkarırken
> Salonda namaza duran karaltıyı farketti birden ...
> Korkmak aklına bile gelmedi, sadece merak, dehşetli bir
> Merak ..
> Daha önce görmüşlüğü yok; esmerce, başı namaz
> Örtüsüyle örtülü orta yaşlı bir hanım, herhalde
> Seccadelerin yerini bilmediği için halının üstüne
> Duruve rmiş.
> Kıbleyi de tam tutturamamış. Kimdir bu yahu, kocasının
> Köydeki akrabalarından biri mi, kızının
> Tanıdıklarından mı, eski temizlikçilerden biri
> Olmasın?
> Evde başka kimse var mı diye öteki odaları hızla
> Dolanıyor; kimse yok. Yüreği kalkıyor; yumruk gibi bir
> Şey mide boşluğundan göğsüne doğru yükselip
> Tıkıyor sanki orayı. Namaz kılan kadın ise neredeyse
> Tadil-i erkânın bütün hususlarına riayet ederek ağır
> Ağır namazını kılmakta.
> Acaba bir çay mı koysam diye geçiyor içinden; biraz
> Sonra selam verecek nasıl olsa ...
> Selam veriyor; önce sağa sonra sola. Sonra iki elini
> Açıp kısa bir dua ediyor, elini yüzüne sürüyor.
> Gözgöze geliyorlar.
>-Allah kabul etsin; hoşgeldiniz, kusura bakmayın
> Tanıyamadım sizi?
> Namaz kılan kadın mahçup bir tavır takınıyor,
> "Bilmem ki nasıl Söylesem" dolaylarında bir
> Ifade ile konuşuyor,
>-Ben sizin bilginiz var zannediyordum; bana öyle
> Söylemişti çünkü. Haberiniz olmadıgını bilsem
> Önceden telefon ederdim. Hani yarın gelir yerleşirsin
> Deyince, ben de sizin bilginiz vardır diye ...
>-Kimsiniz ayol, neden bahsediyorsunuz siz, içeriye nasıl
> Girdiniz sahi?
>-Anahtarı o verdi, sizin Haberiniz olduğunu söyledi; ben
> Kendisiyle konuştum, durumu izah ettim, rızasını aldım
> Diye anlattı bana. Yoksa gelir miydim böyle. Çok özür
> Dilerim, ben ..
>-Kim verdi anahtarı, Kimden bahsediyorsunuz?
>-Necmettin, yani Necmettin Bey ...
>-Necmettin mi; anahtar mı verdi? Bana bir şey
> Söylemedi ama; ne demek istiyorsun sen kadın?
>-Necmettin Bey, bana üç ay evvel nikah kıydı ; beraber
> Yaşıyoruz, bildiğinizi sanıyordum; düğün de eve
> Taşınabileceğimi söylemişti. Birkaç parça eşyamı
> Alıp geldim ben de, işte görüyorsunuz .. .
> Kadın artık dinleyemedi, kalbi de ritmini
> Şaşırmıştı zaten. Sakince koltuğa oturdu, elini
> Başına dayadı, adeta fısıldar gibi bir sesle,
>;-Şimdi pılınızı pırtınızı toplayıp buradan gidin,
> Diye konuştu, "Gözümün önünden kaybolun; benim
> Birşeyden haberim yok. Necmettin denilecek adam bana bundan
> Bahsetmedi. Şimdi buradan gidin ve bilin ki, benim cenazem
> Çıkmadan siz bu evden bir daha içeriye adım
> Atamazsınız. Necmettin olacak alçağa gelince, ona da bir
> Çift lâfım var ama şimdi siz bir an evvel çıkın
> Evimden lütfen, hatta hemen, hemen ... "
> Ev sahibesinin sinir Krizin e girdiğini gören
> Kadıncağız, hemen kapı dibindeki irice bohçasını
> Sağlamca bağladı; vestiyerin önündeki ayakkabısını
> Giyip usulca kapıyı çekti. Yarım dakika sonra apartman
> Kapısından çıkıp köşeyi dönerek gözden kaybo lup
> Gitti.
> Kadıncağız öylece kalakaldı Koltukta oturduğu güzel
> Zaman. Daha sonra cep telefonundan Kocası Necmettin'i
> Aramayı akıl etti.
> ...
> Akşam üzeri karakolda, hırsızlık için girdigi
> Evlerde yakalanacağını anlayınca namaza durup daha sonra
> "Kuma" rolü oynayan kadın hırsıza dair Öteki
> Hikâyeleri de dinlediler.
> Mahmûre Hanım kapıdan çıkarken yeniden pimpiriklendi.
> Ayakkabılarını bile giymişken kapıdan döndü, tekrar
> Içeri girdi; Pencereleri iyi kapatıp kapatmadığını
> Gözden geçirdi, sonra ütünün prizine baktı.
> Havagazı vanasını kontrol etti, banyo musluklarına
> Baktı. En son olarak da mücevherlerini sakladığı yere
> Doğru kaçamak bir bakış attı.
> Herşey yerli yerinde ve normal görünüyordu. Kapıyı
> Çekti, aşağıdan yukarıya doğru üç Sıralanmış
> Yale kilidi ayrı teker teker sonuna kadar kilitledi.
> Annesinin öğrettiği duayı okudu, sağına soluna
& Gt; üfledi.
> Manavın önünden geçerken dikkatini tezgâhtaki incir
> Çekti.. Gün misafirliğine giderken incir götürmesi
> Doğru olmazdı ama bu incir kaçırılacak gibi
> Görünmüyordu. Bir BUÇUK kilo kadar elleriyle seçip</ B>
> Kesekağıdına itina ile yerleştirdi ve Manav
> Muzaffer'in buzdolabına koydurdu. Parasını peşin
> Verdi. Dönüşte alacaktı.
> Dolmuş durağında sıra vardı fakat fazla beklemedi. 20
> Dakika sonra gün oturması yapılan eve ulaşmıştı bile.
> Her zamanki gibi Alman usûlüyle civardaki dönerciden adam
> Başına bir porsiyon döner, salata ve ayran
> Ismarladılar; ev sahibi Cavidan hanım kakaolu kek
> Yapmıştı. Yediler, içtiler, konken oynadılar, biraz da
>-Allah affetsin! - Dedikodu yaptılar.
> Yapmasalar olmazdı; dayanılır gibi değildi. Falan
> Mütayitlik yapan hanımın beyi, üzerine ikinci hanım
< btr bu kadınla aynı evde oturmam; defolsun gitsin
> Evimden "diye kocasıyla kavga etmişti; bütün
> Mahalle şahitti. Rezalet olmuştu.
> Bu erkeklere güven olmuyordu; biraz eli para tutan hemen
> Evini, Arabasını, hanımını yedeklemeye bakıyordu.
> Dikkatli olmak lazımdı ...
>-Bir imam nikahı kıyınca hemen ikinciyi alabilirim
> Sanıyorlar, diye öfkeyle homurdandılar, sonra-her biri
> Teker teker-kendi eşlerinin ne kadar halim-selim, ne kadar
> Uyumlu, ne kadar sevecan ve Şefkat dolu, ne kadar
> Kendilerine bağlı ve itaatkâr olduğunu hatırlayıp
> Rahatladılar; bu hususta konuşmak arzularını, "Ayol
> Nazar değer! "Endişesiyle bastırıp filancaların
> Sünnet düğününde takılan takılar, felan dizide
> Falanca karakterin aslında nasıl bir insan olduğu gibi
> Konulardan bahsederkeen. ...
> Derken Muhmûre'nin içine kor gibi bir şey düştü;
> Bir fikir, bir endişe, bir şey ...
> Balkon kapısını kapattığından emindi; peki balkona
> Açılan pencereyi de kapatmış mıydı? O pencere açık
> Kalmışsa, kapıyı kapatmanın bir anlamı kalmayacaktı
> Çünkü. Ev dördüncü kattaydı ama olsun; şimdiki
> Hırsızlar "çıta maymunu" gibi evlerin yüzünü
> Tırmanabiliyormuştular ..
> Saatine baktı, henüz erkendi fakat bir Mazeret uydurup
> Çantasını kavradı. Herkesle alelacele Teker tekep
> Öpüşüp gün parasını da teslim ettikten sonra sokağa
> Çıktı. Geçen ilk taksiyi çevirdi, o Telas ile
> Manavın önünden geçerken tarttırdığı incirleri
> Almayı bile unuttu; halbuki incirler dolapta buz gibi,
> Kütür kütür olmuşlardı. Eve yaklaşırken Apartmanı
> Dışardan gözüyle kontrolden geçirdi. Sıradışı bir
> Şey görünmüyordu.
> Kapıyı açarken "Bizim Bey erkenden mi geldi
> Acaba? "Diye bir hisse kapıldı; çünkü giderken
> Üç defa çevirdiği Kilitler, şimdi bir çevirmede
> Açılıvermişti, "Hayırdır inşallah" dedi
> Içinden. Içeri girdi, ayakkabısını çıkarırken
> Salonda namaza duran karaltıyı farketti birden ...
> Korkmak aklına bile gelmedi, sadece merak, dehşetli bir
> Merak ..
> Daha önce görmüşlüğü yok; esmerce, başı namaz
> Örtüsüyle örtülü orta yaşlı bir hanım, herhalde
> Seccadelerin yerini bilmediği için halının üstüne
> Duruve rmiş.
> Kıbleyi de tam tutturamamış. Kimdir bu yahu, kocasının
> Köydeki akrabalarından biri mi, kızının
> Tanıdıklarından mı, eski temizlikçilerden biri
> Olmasın?
> Evde başka kimse var mı diye öteki odaları hızla
> Dolanıyor; kimse yok. Yüreği kalkıyor; yumruk gibi bir
> Şey mide boşluğundan göğsüne doğru yükselip
> Tıkıyor sanki orayı. Namaz kılan kadın ise neredeyse
> Tadil-i erkânın bütün hususlarına riayet ederek ağır
> Ağır namazını kılmakta.
> Acaba bir çay mı koysam diye geçiyor içinden; biraz
> Sonra selam verecek nasıl olsa ...
> Selam veriyor; önce sağa sonra sola. Sonra iki elini
> Açıp kısa bir dua ediyor, elini yüzüne sürüyor.
> Gözgöze geliyorlar.
>-Allah kabul etsin; hoşgeldiniz, kusura bakmayın
> Tanıyamadım sizi?
> Namaz kılan kadın mahçup bir tavır takınıyor,
> "Bilmem ki nasıl Söylesem" dolaylarında bir
> Ifade ile konuşuyor,
>-Ben sizin bilginiz var zannediyordum; bana öyle
> Söylemişti çünkü. Haberiniz olmadıgını bilsem
> Önceden telefon ederdim. Hani yarın gelir yerleşirsin
> Deyince, ben de sizin bilginiz vardır diye ...
>-Kimsiniz ayol, neden bahsediyorsunuz siz, içeriye nasıl
> Girdiniz sahi?
>-Anahtarı o verdi, sizin Haberiniz olduğunu söyledi; ben
> Kendisiyle konuştum, durumu izah ettim, rızasını aldım
> Diye anlattı bana. Yoksa gelir miydim böyle. Çok özür
> Dilerim, ben ..
>-Kim verdi anahtarı, Kimden bahsediyorsunuz?
>-Necmettin, yani Necmettin Bey ...
>-Necmettin mi; anahtar mı verdi? Bana bir şey
> Söylemedi ama; ne demek istiyorsun sen kadın?
>-Necmettin Bey, bana üç ay evvel nikah kıydı ; beraber
> Yaşıyoruz, bildiğinizi sanıyordum; düğün de eve
> Taşınabileceğimi söylemişti. Birkaç parça eşyamı
> Alıp geldim ben de, işte görüyorsunuz .. .
> Kadın artık dinleyemedi, kalbi de ritmini
> Şaşırmıştı zaten. Sakince koltuğa oturdu, elini
> Başına dayadı, adeta fısıldar gibi bir sesle,
>;-Şimdi pılınızı pırtınızı toplayıp buradan gidin,
> Diye konuştu, "Gözümün önünden kaybolun; benim
> Birşeyden haberim yok. Necmettin denilecek adam bana bundan
> Bahsetmedi. Şimdi buradan gidin ve bilin ki, benim cenazem
> Çıkmadan siz bu evden bir daha içeriye adım
> Atamazsınız. Necmettin olacak alçağa gelince, ona da bir
> Çift lâfım var ama şimdi siz bir an evvel çıkın
> Evimden lütfen, hatta hemen, hemen ... "
> Ev sahibesinin sinir Krizin e girdiğini gören
> Kadıncağız, hemen kapı dibindeki irice bohçasını
> Sağlamca bağladı; vestiyerin önündeki ayakkabısını
> Giyip usulca kapıyı çekti. Yarım dakika sonra apartman
> Kapısından çıkıp köşeyi dönerek gözden kaybo lup
> Gitti.
> Kadıncağız öylece kalakaldı Koltukta oturduğu güzel
> Zaman. Daha sonra cep telefonundan Kocası Necmettin'i
> Aramayı akıl etti.
> ...
> Akşam üzeri karakolda, hırsızlık için girdigi
> Evlerde yakalanacağını anlayınca namaza durup daha sonra
> "Kuma" rolü oynayan kadın hırsıza dair Öteki
> Hikâyeleri de dinlediler.