CanCan11
Forumdan Uzaklaştırıldı
- Katılım
- 16 Ocak 2010
- Mesajlar
- 1,404
- Yaş
- 35
Bazen diyorum; bazen neden bu kadar duygusal olurki insan. Her aşkta ne kadar darbe de yese yeni bir umutla sevmeye başlar karşısındaki insanı. Ve başka bir gözle bakmaya başlar ona geçmişteki kişilerle karıştırmaz. Kendisi gibi saf zenneder belki.
Geçmişinde her ne kadar kazık yesede kalp, sevmeye açtır her zaman. İlgi görmek ilgi göstermek ister, sevmek sevilmek ister, Dokunmak ister usulca sevdiğinin kalbine onun o çarpıntısını hissetmek ister.
Bu hem bir bayan hem de bir erkek için geçerlidir aslında.
Bizler karşımızdaki insanı tüm masum duygularımızla sevmeye çalışırken bazen karşımıza çıkan insanlar bizi kullanmaya çalışırlar. Duygularımızla oynarlar. Kalbimizin en derininden en saf ve en temiz noktasından gelen yüce duygularımızla oynarlar.
Önceleri mutlu oluruz. Bu oyunun bir parçasıdır aslında. İlk başlarda canım cicim diye başlar ve daha sonraları ses tonları yumuşar ve biraz daha sevgi dolu haline gelir. Tamam dersin tamam doğru insan bu. Bu sefer üzülmeyeceğim, bu sefer tekrardan kaybetmeyeceğim, bu sefer tekrardan kazık yemeyeceğim dersin. Ve herşeyini verirsin karşındaki insana. Kalbini duygularını, yaşadıklarını, hayatını kısacası kendine olan herşey artık senin değildir. Karşındaki insanla paylaşırsın artık. İki kişilik düşünürsün bir şeyi yapacağın zaman önce karşındaki insanı düşünüp aklında ona zarar vermeyeceğini onayladığın zaman yaparsın bunu. Bu böyle belirli bir süre daha gider. Ama sonra maske surattan düşer o seni seviyorum diyen insan senin duygularınla oynayan basit bir kişilik parçasından başka hiç bir şey değildir aslında. Aslında her erkek o aptal romantik komedi filmlerindeki o güzel aşkı yaşamak ister. En azından ben hayal ediyorum ve hep bunu istiyorum.
Gecenin köründe kapısının önüne gidip aşağıdan seni seviyorum diye bağırmak istiyorum. Uçan balonun ucune tek taş takıp camından bırakıp ona evlenme teklif etmek istiyorum.Papatyalardan taç yapmak istiyorum.
Ama düşünüyorum sonra , ya gene aynı olursa ya bu seferde kazık yersem diyorum ve tutuyorum kendimi
Şimdi soruyorum sana hayat Neden Böyle Kalp Hırsızlarını Bana Gönderiyorsun !
Can CANBOLAT / 25.01.2011 03:30
Geçmişinde her ne kadar kazık yesede kalp, sevmeye açtır her zaman. İlgi görmek ilgi göstermek ister, sevmek sevilmek ister, Dokunmak ister usulca sevdiğinin kalbine onun o çarpıntısını hissetmek ister.
Bu hem bir bayan hem de bir erkek için geçerlidir aslında.
Bizler karşımızdaki insanı tüm masum duygularımızla sevmeye çalışırken bazen karşımıza çıkan insanlar bizi kullanmaya çalışırlar. Duygularımızla oynarlar. Kalbimizin en derininden en saf ve en temiz noktasından gelen yüce duygularımızla oynarlar.
Önceleri mutlu oluruz. Bu oyunun bir parçasıdır aslında. İlk başlarda canım cicim diye başlar ve daha sonraları ses tonları yumuşar ve biraz daha sevgi dolu haline gelir. Tamam dersin tamam doğru insan bu. Bu sefer üzülmeyeceğim, bu sefer tekrardan kaybetmeyeceğim, bu sefer tekrardan kazık yemeyeceğim dersin. Ve herşeyini verirsin karşındaki insana. Kalbini duygularını, yaşadıklarını, hayatını kısacası kendine olan herşey artık senin değildir. Karşındaki insanla paylaşırsın artık. İki kişilik düşünürsün bir şeyi yapacağın zaman önce karşındaki insanı düşünüp aklında ona zarar vermeyeceğini onayladığın zaman yaparsın bunu. Bu böyle belirli bir süre daha gider. Ama sonra maske surattan düşer o seni seviyorum diyen insan senin duygularınla oynayan basit bir kişilik parçasından başka hiç bir şey değildir aslında. Aslında her erkek o aptal romantik komedi filmlerindeki o güzel aşkı yaşamak ister. En azından ben hayal ediyorum ve hep bunu istiyorum.
Gecenin köründe kapısının önüne gidip aşağıdan seni seviyorum diye bağırmak istiyorum. Uçan balonun ucune tek taş takıp camından bırakıp ona evlenme teklif etmek istiyorum.Papatyalardan taç yapmak istiyorum.
Ama düşünüyorum sonra , ya gene aynı olursa ya bu seferde kazık yersem diyorum ve tutuyorum kendimi
Şimdi soruyorum sana hayat Neden Böyle Kalp Hırsızlarını Bana Gönderiyorsun !
Can CANBOLAT / 25.01.2011 03:30