Hoşgeldiniz

Tüm özelliklerimizi kullanmak için şimdi bize katılın. Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevaplar gönderebilir, üyelerinize itibar verebilir, kendi özel mesajlaşma sisteminizi alabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Aynı zamanda ücretsiz stickerimizden de faydalanabilirsiniz.

Unutma Unutturma 1999-2009

Gilgamesh

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ağu 2009
Mesajlar
3,579
Yaş
50
Arkadaşlar eninde sonunda İstanbulda da yaşayacak olduğumuz bu felaketi bir kere yaşayan biri olarak unutmamızı ve unutturmamınızı rica ederim. Resim eklemeyeceğim zira bu felaketi hiçbir resim anlatamaz. Tek bir video ekleyeceğim ama onu da eve gidince. Bunun dışında Yasemin Syan adında bir depremzededen alıntı yapacağım.



yasemin sayan demişki;
ben düzce doğumluyum ve merkezde oturuyorum.1999 kasım depreminde benim kadar net gören olmadı herşeyi.aklımdadır herşey gördüklerim unutmadıklarımın karşısında bütünleniyo.o an düzce ssk hastanesinde hepatit b hastası olarak intaniye bölümünde yatıyodum.doktorum oğuz adında genç yeni işe başlamıştı.ben o sıralar 13-14 yaşında falandım.ankaraya sevkim imzalanacaktı ogün ama olmadı.perşembe günü ise 5 noktalarda bi deprem yaşamıştık üzerimizde 4 kat vardı ben 2,kattaydım.biraz ürksekte yine bişi olmadı şansıma odamda yanlız ben kalıyodum ve yangın merdivenin yanındaydım acil çıkış kapısına yaklaşınca çıkmaya gerek kalmadı dışarı.sarsıntı bitmişti.hep ağlıyodum ve uyuyodum çok yorgundum bitkindim.sapsarıydı benizimm.cuma günüydü camdan dışarı bakıp arkamda bulunan abant izzet baysal üniversitesisinden çıkanları izliyodum.saat 6,30 olmuştu ortaokul arkadaşım beni aramıştı konuşmaya gittim.geldiğimde serumuumu demirine annem taktı.ve yatağıma yattım 7 ye beş var dedi annem derken birden bir gürültüyle soğuk kasım akşamında toz duman arası göz görmedi. güzelim hastane bir enkaz yığını oldu.ışıklar gitti jenaratör 5 dk sonra çalışmaya başladı.patlayan duvarımdan çıkan yan odadaki amcayı gördüm yatagımın altına girdim hemen serumum annem aldı ve onu da çekmeye başladım hareket edemiyecerk kadar zor bişidi.sonra yatağımı altından çıktım dışarda bi ay ışıltısı gibi kavaklar şiddetle sallanıyodu.bir ara duraksadı hemşire gelin diye bağrıyodu.çıktık yatak altından ve kapının kirişinin altında bekledik.yangın kapısından herkez çıkmaya başladı yavaş yavaş ilk çıkan hemşire ben annem bide odamın duvarından çıkan amcaydık.heryerde alarlar bağrıyodu.yerler tuğlalardan dolmuştu ve kanlar süzülmüştü heryere.çoğu serumunu çıkarıp atmıştı.ayağımda terliklerim bile yoktu.hastane önüne gelip banknota oturduk.ağlayan bağıran biyere hastane önüne bırakılan sedyelerle ölüler ameliyatta yarım bırakılan hastalar vardı.üzerimde pijamadan başka bişi yokki çok üşüdüm.suskunca olanlara bakıyom ve sarsıntılar hep devam ediyordu.ortalık perişanlık herkez tanışını arıyodu.1,5 saat beklemişiktir.babam ise bizi almaya gelmiş çıkamadık diye hastaneyi alt üst etmiş.bizi görünce boynuma sarılıp hıçkırıkla ağladı titriyordu.ben ağlamadım.annemde ağladı.bişi varmı birisinde dedim yok dedi.sizi merak ettik ama trafik alt üst olmuş hemen gelemedik dedi. ve yola koyulduk.binalardan çıkan alevler çoban otelin ön tarafının ikiye ayrılıp sarkan cam kapılar,resimdeki katlı binaların zemin olması,bulvar caddesindeki sitelerin harap yığıntısı olması insanların mahşer yeri gibi panikte olması.sarkan tüller 5-6 katın bizim arabayla aynı seviyede olması yolların bina ile kapanması hele o rafiğin soluksuz kalması heryerden alarm sesler çığlıklar içler acııydı.hatta çıkarmaya başlamışlardı.binaların altından azda olsa sesler duyultusu ağır kokular yangın panikleri vs. zaman geçtikçe düzeldim ve düzceye çıkmaya başladık halen çıkarılmamış ölüler leş kokuyordu.binlerce insan öldü masumca.bazı üç kağıtçılarda kalanları topluyodu kimi kalan sağlam eşyalarını.ölüleri torbalara doldurup morklara gönderdiler.sahibi olmayanlar topluca gömmüşler.aradan günler geçti radyoda ölenlerin adları anons ediliyodu özel hastaneden aysel hemşire doktor falanca öğretmen filanca gibi. uzun zaman elektrik ve sudan muhaftık ama araba radyosu işimize yaradı.o yıl liseyi bıraktım.yıllar geçti liseyi çok çok iyi derceyle bitirdim.ve 2004 yılında evlendim bir oğlum var 3,5 yaşında.şimdi işe başladım tokinin yaptığı bi inşaat firmasında proje müdür asistanıyım.evler çok şirin oldu ama onlara baktıkça yüreğimden hep bişiler kopuyo.KADER ne diyelim.belki bidaha olursa yaşarmıyız bilinmez ama sonunda hepimizin öleceği kesin.allah böle bi acıyı bizlere yaşatmasın.belkide hastalıktan ölecektim iyice kendimden vazgeçmiştim fakat o cansız bedenlerin bişey yapamadılarını görünce mücadele verdim ve düzeldim.yinede hayat yaşadıkça mücedee etmeliyiz bu bize verilen armağan bence.zehir içerek kendini öldürmeye çalışan gençlere ibret olsun.



http://www.youtube.com/watch?v=0I8PhK1k7X0&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=Lfmd8rrLRF4&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=3jBw7L_ZNWg&feature=related


çaresizliğimiz o kadar büyük ki tarifi mümkün değil maalesef.
 
çok üzücü bir durum bu ama insanların doğanı gücü karşısındaki acizliğinide gösteren bir durum
 
anlatılmaz yaşanır... Teşekkürler paylaşım için.
 
Çok teşekkürler Abi...

Böyle yararlı konuları burada daha fazla görmek istiyorum arkadaşlar(Abicim anladın sen)...
 
bizim ayaklarımızın altındaki karıncalar neyse bizde oyuz doğa karşısında...
 
dünyanın süper gücü amerika halen hortumlarla sellerle mücadeleden yenik düşüyor.
 
"yaşadıkça mücadele etmeliyiz hayat bizlere verilen bir armağan..." daha ne soylenebilir ki
duyarlılığın teşekkürler Mert abi
 
En anlamlı paylaşım diyebilirim çok teşekkürler ama birebir yaşadığım olay izmitte gölcükte yardımlar dağıtılırken insanların o kirli yüzü gene açığa çıkıyordu aç gözlülük ve fırsatçılık belki depremden daha çok acı verdi insanlara Rabbim kimseyi bu hallere düşürmesin el e muhtaç etmesin.......
 
duyarlılığından dolayı seni kutluyorum ve bize belkide unuttuğumuz,önemsemediğimiz böyle bi konuyu hatırlattığın için teşekkür ediyorum Mert abim.
 
Geri
Üst Alt