Hoşgeldiniz

Tüm özelliklerimizi kullanmak için şimdi bize katılın. Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevaplar gönderebilir, üyelerinize itibar verebilir, kendi özel mesajlaşma sisteminizi alabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Aynı zamanda ücretsiz stickerimizden de faydalanabilirsiniz.

Okuyun ama yürekten okuyun ve anlayin

KAPTAN

Forumdan Uzaklaştırıldı
Katılım
26 Ağu 2009
Mesajlar
9,423
Yaş
49
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde... bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!



Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
 
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;O benimdir, o benim milletimindir ancak.Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;O zaman yükselerek arşa değer belki başım.Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
 
Mustafa Kemal Atatürk. Hakkında her türlü görüş bildirilmiş ancak düşmanlarının bile önünde düğme iliklediği yüce insan.. Atatürk öyle bir liderdi ki onu istediğiniz her yönden ele alabilirsiniz. İşte belki de günümüzde Atatürk’ü sadece belli bir kısmından inceleyip kendi görüşüne entegre etmeye çalışanların sebebi budur.
Dediğim gibi Atatürk her yönden ele alınabilecek bir insandır. Yüce bir insandır. İyi ama bir insan nasıl olur da tüm tarihe adını bu kadar ihtişamlı kazıyabilir, her konuda nasıl bu kadar deha olabilir? Şöyle söyleyeyim, Atatürk hakkında sohbet ettiğim bir reiki master aynı zamanda spiritüel konularda bilgili birisi bana onun seçilmiş bir insan olduğunu söylemişti. Agarta soyundan geldiği (Agarta, Kayıp Kıta Mu’da bir ailedir. Atatürk’ün Mu kıtasını araştırması ne kadar da tesadüftür!). İnşallah o kardeşimizde bu yazıyı okursa aşağıya ayrıntılı bir açıklama yazar ama esas bahsetmek istediğim bu değil. Gazi Mustafa Kemal’in “Nutuk” eserindeki bilimsel olarak ispatlanmış bir şey..
Beyin cerrahı Dr. Muammer Yüksel ile biyofizik uzmanı Dr. Erhan Kızıltan, bir bilimsel araştırma için bir araya gelip çalışmaya baslar.
Bu araştırma için gerekli olan bilgisayar programı Dr. Erhan Kızıltan yazar.

Programın çalışıp çalışmadığını denemek için o sırada bilgisayarda tam metni hazır olarak bulunan Atatürk’ün 15–20 Ekim 1927 tarihleri arasında CHP kongresinde okuduğu Büyük Nutuk’unu programa koyarlar. Bir süre sonra, program Nutuk’un içinde her kelimenin kaçar kez tekrarlandığını ortaya çıkarır. İki bilim adamı, ilk olarak Nutuk’ta 19′ar kez tekrarlanan kelimeleri ilk kullanım sıralarına göre bir araya getirerek bir metin ortaya çıkarırlar.
19 rakamı Atatürk’ün hayatında önemli bir yer tutmaktadır.
ÇÜNKÜ:

  • Atatürk, 19.yüzyılın bitmesine 19 yıl kala 1881 de doğdu. (1881, 19′un 99 katıdır.)
  • 1881, Rumi takvime göre 1297′ye denk gelir. (1+2+9+7=19
  • Selanik’te doğdu. Selanik sözcüğünün ”ebced” hesabıyla (Arapçada her harfin sayısal bir değeri olduğunu belirten hesap) değeri 171′dır. (171, 19′un 19 katıdır.)
  • Nüfus kütüğünde sıra numarası 19′dur.
  • Nüfus Cüzdan numarası 999814′tü. (Bu sayı 19′un 52’306 katıdır.)
  • İstanbul Harp Okulu’na 1900′de kayıt oldu. (1900,19′un 100 katıdır). Bu sırada yaşı 19′du.
  • Harp Akademi’sine 57. ekşi devre olarak girmiştir. (57, 19′un 3 katıdır.)
  • Atatürk Harp Okulunu 20′nci olarak bitirdi. Subaylardan birisi yabancıydı. Bu nedenle mezun olan 19′uncu subay oldu.
  • Yüzbaşı olarak orduya katılış sırası 38′di. (19′un iki katıdır.)
  • Çanakkale Savaşları’nın zaferle sonuçlanmasında büyük rol oynayan 19.uncu tümeni kurdu.
  • 19 Mayıs 1915′ de albay oldu.
  • Komutanı olduğu alayın numarası da 38′ di. (19′un 2 katıdır.)
  • Komutanı olduğu bir başka alayın numarası 57 idi. (19′un 3 katıdır.)
  • 19 Mart 1916′da tuğgeneral oldu.
  • 19 Aralık 1904′de Yıldız Sarayı’na çağrıldı.
  • 19 Mayıs 1919′da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savasını başlattı. O zaman 38 yaşındaydı. (Yani 19′un 2 katı)
  • Atatürk’ü Samsun’a götüren Bandırma vapurunun 19 yolcusu vardı.
  • Samsun’da 19 gün kaldı.
  • 4 Temmuz 1919′da Erzurum’a gitti.19 gün sonra 23 Temmuz’da ErzurumKongre’sini topladı.
  • 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi’nden 114 gün sonra 27 Aralık 1919′da Ankara’ya gitti. (19′un 6 katıdır.)
  • Mili Mücadele’ye başlanması için komutanlarıyla yaptığı konuşmanın tarihi 19 Kasım 1919′du.
  • TBMM’nin kurulmasına 19 Mart 1920′de karar verdi.
  • 19 Eylül 1921′de mareşallik ve gazilik unvanı aldı.
  • Gençliğe Hitabe’de 19 cümle vardır.
  • Mustafa Kemal Atatürk adında 19 harf var.
  • 10 Kasım 1938′de öldü. (1938, 19′un 102 katıdır.)
  • 57 yıl yasadı. (19′un 3 katidir.)
  • Yaşının ilk 19 yılında askerliğe hazırlandı. İkinci 19 yılında asker olarak hizmet verdi. Üçüncü 19 yılında ise ülkenin kurtarıcısı ve devlet başkanı olarak görev yaptı.
  • Öldüğünde yatağının altında bulunan otomatik silahta 19 mermi vardı.
  • Cenaze namazı 19 Kasım 1938′de Dolmabahçe Camii’nde kılındı.
  • Atatürk’ün ölümü üzerine silah arkadaşı İsmet İnönü’nün Türk Milletine yazdığı beyanname 19 cümledir.
  • Cenazesinde çalınan Chopin’in cenaze marsının numarası 19′ dur. Bu marsta 19 nota vardır.
  • Miras olarak 19.000 lira bırakmıştır. (Yani 19′un 1000 katı)
  • ”Ne mutlu Türküm Diyene” cümlesi 19 harftir.
  • ”İstikbal Göklerdedir” cümlesi de 19 harftir.
  • İstanbul Akaretler ‘de kaldığı evin numarası 19′dur.
İste bu nedenle, NUTUK’da 19′ar kez tekrarlanan kelimelerden bir metin oluşturan Dr. Muammer Yüksel ile Dr. Erhan Kızıltan, Osmanlıca sözcükleri günümüz Türkçesine çevirir bazı eksik cümleleri, anlamını bozmayacak şekilde tamamlar. Sonuçta ortaya su şaşırtıcı metin çıkar:
”TÜM SEÇKİN TEMSİLCİLER’, MİLLETE HİZMET ETMEK YERİNE, GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEMEKTEDİRLER. BUNLARIN KANUNLARA BİLFİİL UYMALARI GEREKTİĞİNİ BELİRTİNİZ. ŞUNU SÖYLEYİNİZ: YAKIN ZAMANA KADAR MEVCUT FAALİYETLERİ BAŞKA GÖZLE GÖRMEYE ÇABALAYANLAR ARTIK DURUMUN FARKINA VARMIŞLARDIR. KUMANDANLARIN (ASKERLER VE YÖNETİCİLER) HİZMET ETMELERİNE SİZ ENGEL OLUYORSUNUZ. OLAYLARI TAM OLARAK DÜŞÜNEN HER KİŞİ BUNUN NEDENİNİN, HÜKÜMET OLDUĞUNU GÖRÜR. TÜM BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZCE SUİSTİMAL EDİLMEKTEDİR. TOPLANACAK TARAFLAR SAYICA AZ OLSA BİLE AZAMİ SAYIDAKİ DÜŞMANIN KARŞIŞINDA DURMALIDIR. BU ÇAGRIYI YAPMASI GEREKEN YÜZBAŞILARDIR. BÜYÜK ŞEREFLİ CEPHE DÜŞÜNÜLMELİDİR.”
Bu metin 2 bilim adamını çok şaşırtır. Çünkü günümüz Türkiye’si ile ilgili ipuçları vermektedir. Bir başka deyişle Atatürk, 100 yıl önceden Türkiye’de olup bitecekleri görmüş gibidir. Dr. Muammer Yüksel ve Dr. Erhan Kızıltan araştırmaları sırasında 19′ar kez tekrarlanan (Türkçe?) sözcükler de bulur. Bu sözcüklerle oluşturdukları metin ise Türkiye’deki bölücülük hareketinin ne aşamaya geleceğini 100 yıl önceden gösterir gibidir.
”MAKSADIN ANLAŞILIYORDU. TARİHİ VİLAYETİN AHALİSİNİ BÖLÜP DİYARBAKIR KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMASINA YOL AÇMAK. MEMLEKETİN İÇİNDE BULUNDUğU DURUM KESİNLİKLE BiRiSiNiN DURUMA MÜDAHALE ETMESiNi GEREKTİRCEKTİR. İÇİNDE BULUNULAN SOMUTSUZ KOŞULLAR GEREĞİNCE BAGIMSIZ GRUPLAR HAREKETE GEÇECEKTİR. YİRMİ VAKİT SONRASINDA BU DEGERLENDİRMEYİ KİM YAPACAK VE EYLEME GEÇECEKTİR.”
Bu metinde yer alan ”YİRMİ VAKİT” ifadesini ilgi çekici bulan iki bilim adamı bir araştırma yapar. Vardıkları sonuç şaşırtıcıdır. Güneydoğu ‘da bir Kürt devleti kurmak için yola çıkan Abdullah Öcalan PKK’yı 1978′de kurmuştur. Öcalan 1999′da yakalanmıştır. Bir başka deyişle eylemlere başladığı yıl ile yakalandığı yıl arasında 21 sene vardır. Bu da Atatürk’ün ”YİRMİ VAKİT” deyimine uygun bir zamandır. İki bilim adamının yorumuna göre bu 20 vakit dolmuştur. Ve ülkenin bölünmesini engellemek için eyleme geçilmesi zamanı gelmiştir. Nutuk ‘u iki bölüm halinde kitaplaştırıldığını göze alan Dr. Muammer Yüksel ile Dr. Erhan Kızıltan, kitabin ‘belgeler’ bölümünde de 19′ar kez geçen sözcükleri arayıp bulur ve yeni bir metin ortaya çıkarır.
”DÜŞÜNDÜKLERİNİ AÇIKÇA SÖYLEYEN PEK ÇOK KİŞİNİN ORTAK FİKRİ; HÜKÜMETİN BUGÜN DÜNYAYA YAKIN DURMASININ ASIL NEDENİNİN, SEÇİMLE KENDİLERİNE VERİLEN GÜCÜ KULLANARAK, SİSTEME RESMEN AYKIRI FİKİRLERİ UYGULAMAYA CALIŞMASIDIR. GERCEK YÜZÜ BELLİ OLMAYAN AZINLIKTA OLAN YÖNETİM MERKEZİ<, GERCEK YÖNETİMİN, ANKARA’NIN DİKKATINİ ÇEKMEK ZORUNDADIR. RÜŞVETÇİ VALİLERİN (YÖNETİCİLER) CUMHURİYET İLKELERİ YERİNE<, KENDİ ÇIKARLARINA YÖNELMELERİ MÜDAHALEYİ GEREKTİRİR.”
Dr. Muammer Yüksel ile Dr. Erhan Kızıltan bu son metni günümüz Türkiye’sini anlattığını düşünüyor. İki bilim adamı bu çalışmayı kitap haline getirdi. Kitap’tan çıkan ve ”NUTUK’DAKİ GİZLİ HİTABE” adını taşıyan kitabın önümüzdeki günlerde epey tartışma yaratacağı ortada. Çünkü kitapta Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinin hangi anlama geldiği ve hitabedeki uyarıların hangi zaman diliminde geçerli olacağı da yine 19 formülü ile açıklanıyor.
Sonuç olarak;
ZAMANININ İLERİSİNDEKİ ADAM OLARAK NİTELENEN ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN 100 YIL ÖNCE YAZDIĞI NUTUK, GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMU ÇOK NET OLARAK ORTAYA KOYUYOR.
 
Neden genç yaşta vefat etmiş derler ya ...sonunda alkole bağlarlar ya..adam yatak yüzümü görmüş...Trablusgarp-Çanakkale cephesi(anafartalar kahramanı)-Kafkasya cephesi(Muş Erzurum ve Van'ın kurtuluşu (Altın kılıç nişanı))Hicaz cephesi Halep cephesi Adana-(misakı milli sınırları kafasında çizmiş. )ve 19 mayıs, kongreler,ve İnönü Muharebeleri Sakarya Muharebelerive 30 Ağustos .....Büyük Önderimiz yatak mı görmüş cepheden cepheye koşturmaktan....
 
ATATÜRK'ÜN YAŞAMI

Selanik'te Ahmet Subaşı Mahallesinin Islahhane Caddesinde iki katlı pembe boyalı bir ev vardı. Bu evde Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım otururdu. 1881 yılında bir oğulları oldu. Adını Mustafa koydular. Mustafa sarı saçlı, mavi gözlü bir çocuktu. Bütün çocuklar gibi Mustafa'nın çocukluğu da mahallede komşu çocukları ile güle oynaya geçti. Mustafa, Şemsi Efendi Okuluna başladı. Kısa bir süre sonra babası Ali Rıza Efendi öldü. Güç koşullar altında öğrenimini sürdüren Mustafa, bugünkü askeri ortaokul dengi olan Askeri Rüştiye'ye başladı. Orta kısmı başarı ile bitirdikten sonra lise dengi olan Manastır Askeri İdadi'sine yazıldı. Derslerine düzenli olarak çalışan Mustafa Kemal liseyi bitirdi. İstanbul'a gelerek Harp Okulunun piyade sınıfına girdi. Üç yıllık öğrenimini başarı ile sona erdi. Kurmay subay yetiştirilmek üzere Kurmay Okulu'na seçildi. Mustafa Kemal, bu okulda geleceğe yönelik tasarı ve ileri düşünceleriyle kendini tanıttı. Başarılı bir öğrenimden sonra Kurmay Yüzbaşı oldu. Zamanın padişahı II. Abdulhamit'in gizli polisleri Mustafa Kemal'in ileri düşüncelerini, arkadaşları ile yaptığı tartışmaları, O'nun özgürlük ve siyasal konulardaki düşüncelerini padişaha bildirmişlerdi. Mustafa Kemal ve arkadaşları bu nedenlerle Yıldız Sarayı'nda sorguya çekildiler. Mustafa Kemal bir süre tutuklu kaldı. Fakat suçlu görülmedi. Ancak düşünceleri tehlikeli sayıldığı için, başkentten uzağa Şam'da bulunan Beşinci Orduya gönderildi.
Mustafa Kemal, Şam'da arkadaşları ile birlikte Vatan ve Hürriyet adlı gizli bir dernek kurdu. Sonra gizlice Makedonya'ya geçti. Selanik'te Vatan ve Hürriyet Derneği'nin bir şubesini açtı. Dernek, padişahın baskı yönetimine karşı kurulmuştu. Bu nedenle yapılacak çalışmaların gizli olması gerekiyordu. Şam kenti dışındaki yerlerde bulunan subayların da derneğe katılmaları için Mustafa Kemal görevlendirildi. Bu amaçla aynı yıl subayların yoğun olarak bulunduğu Makedonya'daki 3.Orduya atandı.
1908 yılında meşrutiyet ilan edilince İttihat ve Terakki Fırkası iktidarı aldı. Ancak padişahın kışkırttığı gericiler meşrutiyete, yeni düşüncelere ve atılımlara karşı çıktılar. Kışkırtmalar sonucu İstanbul'da 31 Mart ayaklanması oldu. Bunun üzerine Selanik yöresindeki birliklerden bir ordu toplandı. Mustafa Kemal, Harekât Ordusu adını verdiği bu orduda görev aldı. Ayaklanma bastırıldı. Harekât Ordusuyla birlikte Mustafa Kemal Selanik'e döndü. İki yıl sonra Genel Kurmay Başkanlığında bir göreve atandı.
Bu sırada İtalyanlar Trablusgarb'a saldırdılar. Mustafa Kemal ve arkadaşları Tobruk'a giderek buradaki Türk birliklerine katıldılar. Yapılan savaşlarda önemli başarılar sağlandı. Ancak bu sırada Balkan Savaşı başlamıştı. Mustafa Kemal geri dönmek üzere Mısır'a geldiğinde Selanik'in düşman eline geçtiğini; Bulgar ordularının Çatalca'ya kadar ilerlediklerini öğrendi.
İstanbul'a gelen Mustafa Kemal'e Bolayır'da bulunan bir kolordunun kurmay başkanlığı görevi verildi. Savaş süresince bu görevde kaldı. Balkan Savaşı sona erince Sofya'ya ataşemiliter olarak atandı. Bir süre sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. Almanların yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu da savaşa katıldı.
Mustafa Kemal, bulunduğu görevden alınarak bir kıta komutanlığına getirilmesini istedi. Bunun üzerine Tekirdağ'da yeni kurulan 19. Tümenin komutanlığına atandı. Mustafa Kemal'in kısa sürede hazırladığı tümen Çanakkale Savaşları'na katıldı. Mustafa Kemal burada düşmanın karadan ve denizden yaptığı saldırıları durdurdu. Anafartalar'da bir avuç güçle düşmanların bütün planlarını bozdu. Onlara kayıplar verdirdi. Çanakkale Boğazı'nı geçmelerini önledi. Bu başarılar sonucu rütbesi albaylığa yükseltildi ve Anafartalar Kahramanı olarak anılmaya başladı.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşı'ndan sonra Diyarbakır'daki kolordu komutanlığına atandı. Bu görevde iken rütbesi generalliğe yükseltildi. Muş ve Bitlis'i Ruslardan kurtardı. (1916)
Daha sonra 7. Ordu Komutanlığına atandı. Bu ordu Halep'te toplanıyordu. Atatürk grup komutanı oldu. Alman generalinin ordunun yönetimi konusundaki düşüncelerine karşı çıktı. Ordu komutanlığını bırakarak İstanbul'a geldi. Veliaht Vahdettin'in Almanya'ya yaptığı resmi geziye katıldı. Dönüşte hastalanarak Viyana ve Karlsbad'a gitti.
Bu sırada padişah 5. Mehmet öldü. Vahdettin VI. Mehmet adı ile tahta çıktı. Yurda dönen Mustafa Kemal yeniden 7. Ordun komutanlığına getirildi. Şam'da başkaldıran Arap kabileleriyle savaştı. Onların ilerlemesini önledi. Bundan sonra Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atandı. Bu sırada savaş sona ermiş, Mondros Silah Bırakışması imzalanmıştı. Mustafa Kemal bu bırakışmanın kötü koşullarını kabul etmedi. Emrindeki silah ve kuvvetleri düşmana vermeyeceğini hükümete bildirdi. Bunun üzerine komuta ettiği Yıldırım Orduları Grubu kaldırıldı. Mustafa Kemal de İstanbul'a döndü.
 
Geri
Üst Alt