Hoşgeldiniz

Tüm özelliklerimizi kullanmak için şimdi bize katılın. Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevaplar gönderebilir, üyelerinize itibar verebilir, kendi özel mesajlaşma sisteminizi alabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Aynı zamanda ücretsiz stickerimizden de faydalanabilirsiniz.

Bazı Seri Katiller ve Onların Hikayeleri..

YCO

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ağu 2009
Mesajlar
22,337
Yaş
36
Albert Fish

p__albert-fish.jpg


Sadomazoşizmin koruyucu meleğiyle tanışın.Delilerin büyükbabası Albert Fish, cinsel organına iğneler sokmakdan, anüsüne alevlenen alkollü toplar doldurmakdan, bok yemekden, çocukları öldürüp cesetlerini kaynatmakdan hoşlanırdı.6 çocuk babası Albert, karısı onu başka bir erkek için bırakınca onu kaybetti.

Ümitsiz Al, çocuklarından onu kanayıncaya kadar çivili bir kürekle dövmelerini istedi.İsa olduğunu ve Tanrının ona erkek çocukları hadım etmesini emrettiğini düşünüyordu.Ve Albert aynen ona söyleneni yapdı ve bundan zevk aldı.

Cehennemden gelen bu pis yaşlı adam, her iki cinsiyetten çocukları taciz etmeyi ve onları öldürmeyi alışkanlık haline getirmişti. Kurbanlarından Gracie Budd'ın ailesine gönderdiği, onu yemenin ne kadar keyifli olduğundan söz ettiği mektupdan sonra tutuklandı. 1936'da Sing Sing de ölüm cezasına çarptırıldı."Elektrikli sandalyede ölücek olmam ne kadar da heycanlı.

En büyük heycan bu olucak, tek denemediğimdi."dedi. Elektrotlarda cellatlarına mutlu bir şekilde yardım etti ve mutlu bir adam olarak öldü.Cinsel organına sokduğu 20 iğnenin sandalyesinde kısa devreye yol açtığı doğru olmayan bir mittir.

Edmund Kemper

kemper-tm.jpg


25 yaşındaki Edmund Kemper Pueblo Colorado'daki arabasından çıkdı ve Santa Cruz polisini aradı.Onlara öldürdüğü 8 kadını anlattı.Hattın öbür ucundaki polis ona inanmadı ve tekrar aramasını söledi, o da aradı ama hala polisi ikna etmekde başarılı olamamışdı.Böylece tekrar ve tekrar aradı.Her arayışında kurbanlarını nasıl öldürdüğü ve cesetleri ne yaptığı hakkında daha fazla detay verdi.

Sonunda Santa Cruz polisi onu yakalamak için 3 eyalet boyunca araba sürdü, Kemper oturup tutuklanması için bekledi.Clarnell Kemper, oğlunu ve 2 kızını tek başına yetiştirmişti ve küçük Edmund katı disipline maruz kalmıştı.İddia ettiğine göre sürekli küçük düşürülüyordu.Kemper, ilk gençlik yıllarında ailenin 2 kedisini öldürdü.

Gün içinde sık sık bir insandan oyuncak bebek yapmayı hayal ediyordu.İlk cinayetini 15 yaşında, büyük annesi ve babasinla yaşamaya gönderildiğinde işledi.Her ikisini de 1963'ün Ağustos'unda öldürdü.Bu cinayetler için açıklaması da:Sadece büyük annemi vurmanın nasıl hissettiriceğini merak ettim. 6 sene akıl hastanesine konuldu.

Mayıs 1972 ve Şubat 1973 arasında otostop çeken 6 tane kolej öğrencisi kızı arabasına aldı ve öldürdü.Genelde vurur yada bıçaklar sonra onları bagajda saklardı.Annesi uyudukdan sonra da onları eve getirir ve onların cansız bedenlerine tecavüz ederdi. Bazen etlerini keser ve bazen de pişirip yerdi.Eylül 1972 de psikolojik değerlendirmeyi tamamladı.Artık bir tehdit oluşturmadığı için bırakıldı.1973'de Paskalya'dan bir önceki gün cinayetlerinin doruk noktası ve belkide asıl hedefi olan annesini öldürdü.O uyurken çekiçle kafatasına hızlıca vurdu ve daha sonra kafasını kesti.Gırtlağını kesip çıkardıkdan sonra çöp öğütücüde parçaladı.

Daha sonra annesinin bir arkadaşını davet edip aynı usulde onu da öldürdü.Bu cinayetten sonra arabasıyla özgür bir adam olarak son yolculuğuna çıktı.Yol onu Pueblo, Colorado'ya götürdü.Yol boyunca kimse onu aramaya çıkmamışdı.Detaylı bir itirafdan sonra 8 cinayetten mahkum edilmişti.Küçükken Kemper kendi idamını hayal ederdi.Çoğu kez boğularak ölürdü.Duruşmasında yargıç nasıl bir cezanın onun için uygun olucağını sordu.Kemper'ın cevabı ölümüne işkenceydi.

Micheal Terry

1985 Aralık ayında bir gece, 21 yaşındaki siyah Curtis Brown, Atlanta, Georgia'daki evinden bir paket sigara almak için ayrıldı. 5 saat sonra, Dean Rusk Park'da kimliksiz bir ceset bulunana kadar haber alınmadı.Kimliği soyulmuş, pantalonu indirilmiş, kurban bir kaç defa kafasından vurulmuş ve 38 kalibrelik kurşunlar ballistik belirleme için düzgün şekilde düzeltilmişti. Curtis Brown'un cesedinin kimliği, 4 gün sonra kız arkadaşı kayıp insan raporı doldurana kadar belirlenememişti. Bu doğrulamayla beraber dedektifler kurbanın son saatlerini gözden geçirirken civardaki bir meyhaneye kadar onu izleyebildiler.Oranın çalışanları onu öldüğü gece orda görmüşlerdi ve "Big Mike" denen başka siyah bir müsteriyle ayrıldığını düşünüyorlardı.

Ordan itibaren izler soğumuştu ve dedektiflerin gölgeleri kovalamak için vakitleri yoktu.6 yıl önce Atlanta, Amerikan'ın cinayet başkenti olarak "şereflendirilmişti".Ülkenin, kişi başına düşen cinayet oranı en yüksek eyaletiydi ve maddeler bu süre içersinde gelişmekteydi.Patlak veren 2 sansasyonel seri cinayet, ülkenin dikkatlerini 1980'den 1984'e kadar Atlanta'nın üzerine çekmişti ve fazladan çalışan polisin elinde baya da "sıradan" cinayetler bulunmaktaydı.

10 ay geçmeden önce, yetkililer, başka bir canavar çıkana kadar kendilerini çekmişti.Ekim 1986'nın ortalarında, terkedilmiş bir binada siyah bir gencin çürümüş cesedi bulundu.Ceset, kafasının arkasından birkaç kez vurulmuştu ve pantalonu dizlerine kadar indirilmişti. Kurbanın, Ohio'dan olan 21 yaşındaki serseri Daryl Williams olduğunu belirlemek birkaç gün sürdü.En son 5 Ekim'de bir barda görülmüştü ve o akşamdan sonra ondan hiçbir iz alınamamıştı.

Balistik testlerin doğruladığına göre Williams cinayetinde kullanılan silahla, George Willingham'ın cinayetinde kullanılanın arasında bir bağ ortaya çıktı.Willingham, yerel aile babası, 5 Ekim günü evden bir iş için çıkmıştı ve geri dönmedi.Ertesi gün, bir ara yolda bulundu ve kafasının arkasından, Daryl Williams'da kullanılan tabancanın aynısıyla vurulmuştu.

Bu iki benzer davanın arasındaki bağlantı, dedektifleri tekrar aynı dosyaya döndürdü.Çabuk bir şekilde öteki kurbanlardan oluşan bir liste derlediler.Curtis Brown Güney Carolina'dan Richard Williams 'le birlikte eklenmişti; Columbus, Ohio'dan 31 yaşındaki Alvin George ve Atlanta yerlisi 18 yaşındaki Jason McColley.Sondan 3 kişinin sokak dolandırıcısı yada erkek ****** olaak ünleri vardı ve geçen sene içersinde hepsi tabancayla yada bıçakla öldürülmüştü.

Çözümlenmemiş cinayetler arasında da göze çarpan başka benzerlikler vardı.6 kurbandan beşi pantalonları indirilmiş olarak bulundu ve görünüşe göre seksden sonra öldürüldüler.George ve McColley, bir ay arayla aynı ara yolda, benzer bir bıçakla boyunlarından bıçaklanarak öldürüldüler.Birbirinden alakasız olan iki Williams,ilki ve sonuncusu, birbirine yakın iki ayrı terkedilmiş binada öldürülmüşlerdi.

Richarrd Williams ve Curtis Brown, aynı tabancayla vurulmuşlardı, fakat bu Daryl Willamsve George Willingham'da kullanılmamıştı.Brown ve Richard Williams, kısa ve keskin bir bıçağın ölümden sonraki yaraları yüzünden acı çekmişlerdi. Eğer başka bir bağlantı gerekirse, bir tanık Jason McColley'i "Big Mike"ın tarifine uyan biriyle gördüğünü hatırladı.Yenilenen soruşturma, dedktifleri, Michael Terry'nin geçen sene boyunca yaşadığı ve pek çok silah topladığı pansiyona yöneltti. İşindeyken, lastik kaplama dükkanında, tutuklanan Terry saklı tuttuğu .357 magnumu çıkardı ve sorgulama için çekti.

Nihai itirafında Terry, birkaç kurbanınla barlarda tanıştığını, homoseksüel ilişkiler için başka yerlere geçtiğini, sonra daha ufak adamların onu sözde, soygun ve daha kötüleri için tehdit ettiğini söyledi.İddia ettiğine göre ölümlerin sebebi kendini savunmasıydı."Ben kimseyi incitmek istemedim."diye ısrar etti Terry, "ama benden faydalanmaya kalkdılar."Jüri başka şekilde düşündü ve 22 Şubat 1987'de, Richard Williams ve Curtis Brown'u öldürmekten dolayı mahkum edildi.Şartlı tahliyesiz ömür boyu hapse edilirken, diğer davaları da, cezasının kısaltılması ihtimaline karşı ertelendi.

Pedro Alonso Lopez

Pedro-Alonso-Lopez.jpg


Pedro Alonso Lopez 1949'da bir ******nin 13 çocukdan biriydi.8 yaşında kızkardeşlerinden birine cinsel tacizde bulundu ve bunun cezası olarak annesi onu sokağa attı.Aynı yaşta, komşu çevrede başka bir adam tarafından cinsel tacize uğradı.

18 yaşında araba hırsızlığından girdiği hapiste de saldırıya uğradı.Ondan daha yaşlı 4 mahkum tarafından da tecavüze uğradı ve 3'ünü öldürerek cinayetten dolayı 2 yıla mahkum edildi.Bu dönem onu daha da çok öldürme isteğiyle doldurdu.Genelde markette ıssız bir yere götürebileceği tarzda bir kız bulana kadar dolanırdı.İlk önce kıza tecavüz eder, daha sonra da onu boğardı.

1978'de Peru'lu 100 kız öldürdüğü söylendi.Bir köyde 9 yaşındaki bir kızı alıkoymaya çalışırken yakalandı.Onu yakalıyan Ayachucos Hintlileri ona adalet olarak dövmeyi, sonra işkenceyi ve canlı canlı yakmayı uygun gördüler.

Ama bunları yapamadan önce bir Amerikan misyoneri onlarla Lopez'i yetkililere teslim etmek hakkında konuşdu.Yetkililer onu cezalayacakları yerde Ekvador'a götürdü.Belki 110 Ekvador'lu kıza tecavüz etti ve öldürdü.1980'de 12 yaşında bir kızı kaçırırken yakalandı.Bu 53 kurbanın ortaya çıkmasından sora oldu.Onları bir sürü farklı yere gömdü, fakat daha başka ceset bulunamadı.Lopez'in, onları araştırmalarında boş yere peşinden götürdüğünü düşünüyorlar.

Lopez hala Ekvador'da bir hapishanede ve şartlı tahliye edilebilir.Ancak bırakıldığı takdirde Peru'da hala davaları ve hapsi devam edecek.

Wayne Williams

wayne-williams-1.jpg


Atlanta çocuk katili diye şüphelenilen Wayne genelde genç siyah çocukları öldürüp cesetlerini Chattahoochee Nehrine attı. Tutuklanmasından sonra ölümler kesildi.

Polis, aleyhine olan kanıtların kusurlu olduğunu bu nedenle davanın tekrar açılması gerektiğini söyledi.

Wiliams'ın avukatının iddia ettiğine göre Charles Sanders adında bir KKK üyesi, 21 tane siyah genci kaçırıp öldürmede KKK'a yardım ettiğini itiraf etti. Sözde bu kanıt bir ırk savaşını önlemek için gizli tutulmuştu.

Ted Bundy

tedbundy.jpg


Herşey 1974te seattle da kadınların ortadan kaybolmalarıyla başladı polis uzun süre ipucu bulamadi. 16 agustos 1975 te polis süpheli gördükleri bir arabayı takip edip kaçmaya calisan sürücüyü tutukladı. Sonra Bundy'nin cinayet sucundan yargılanmasına baslandi. Mahkemede bundyi gören herkes "bir yanlışlık olmalı.bu adam katil olamaz!" diye düşünüyordu. Kendi avukatlıgını yapmayı seçmişti. 7 haziran 1977 de kaçarak bir kahramana dönüştü. Sekiz gün sora yakalandi.30 aralıkta mahkemeden sıkılıp yeniden kaçtı ve kadınları öldürmeyi sürdürdü. Tekrar yakalandi ve ölüme mahkum edildi.hükmü okuyan yargıç bile ona olan sempatisini gizleyememişti.

Gary Heidnik

heidnik_g.jpg


Gary Heidnik 1943'de doğdu.Hayatı boyunca asker, hemşire, bakan gibi birçok meslek edindi.60'ların başında 2 sene boyunca ordudaydı.Zihinsel bir sakatlık yüzünden tahliye edildi.Ordudan tahliyesinden sonra birçok kez intahara kalkıştı ve Pensilvanya'da çeşitli akıl hastanelerinde vakit geçirdi.IQ'su 130'du ve ona yarım milyon dolar yapıcak bir yatırım portföyü oluşturdu.1986'da Gary'nin içindeki şeytanlar, ona 10 kadından oluşan bir harem kurup evlatlarından oluşan küçük bir kabilede kendisini hakiki bir patrik yapmasını sölediler.

Deliliği için 60'ların başında orduda ona yapılan LSD deneylerini suçladı, fakat alkolik annesi ve onun disiplinci kocasinin sebep olduğu düşünülüyordu.Heidnik'in kadınlardan yana tercihi siyah ve gerizekalı olanlardı.70'lerde bu tarz bir kadını bir akıl hastanesinin önünden kaçırıp ona tecavüz ve işkence çekdirmeyüzünden hapse girdi. 1985'de Filipinli bir kadınla evlendi.Aşağılandıktan ve zorla Heidnick'i ******lerle seks yaparken izledikten sonra onu terketti.

Kaçırmış olduğu 6 kadını bordumunda hapsetti ve orda 4 ay boyunca farkedilmeden tutuldular.Kadınlardan biri kaçıp polise gittiğinde,polis anlattığı işkence ve cinayetlere inanmadı.25 Mart 1987'de polis Heidnick'in evini aradı.Dipfirizde dirseğe kadar kesilmiş bir insan kolu ve sobada da kızarmış insan kaburgası buldular.Bir hafta boyunca bileklerinden asılmış ve bodrumda ölmüş bir cesedi oymuştu.

Cesedi, ilk önce elektrikli testereyle kesmiş, daha sonra etini yemeye hazırladı ve köpek mamasıyla karıştırıp diğer esirlerine zorla yedirdi.

Yedirdiği diğer kadınlar hala bodrumdalardı ve ikisi borulara zincirlenmiş, biri de çukurun içindeydi.Kadınlardan biri çokdan öldürülmüştü; su dolu bir çukura atılmış ve Heidnick cereyanlı telle elektrik akımı vererek öldürmüştü.Daha sonra onun cesetini alıp New Jersey'de bir ormana attı.Hapse atıldığından beri çeşitli intahar girişimlerinde bulundu.Gary Heidnick Pensilvanya eyaleti tarafından 6 Temmuz 1999'da idam edildi.

Peter Kurten “Düsseldorf Vampiri“

peter-kurten.jpg


26 Mayıs 1883'de Almanya’nın Mülheim kentinde 13 çocuklu bir ailede doğan ve daha 5 yaşında iken iki arkadaşını katleden Peter Kurten’in,10 yaşındayken bir arkadaşını Rhine nehrinde boğduğu da söylenir. Peter Kurten,“Düsseldorf Vampiri“ olarak da bilinir.

Peter Kurten küçüklüğünde babasının hareketlerini taklit ederdi ve babası kızına tecavüz ederken yakalandığı zaman, o da aynı şeyi tekrarlamaya çalışmıştı. Babasının hareketlerini kafasına işleyerek büyüyen katil, babası hapishanedeyken onun yerine kiracı olarak gelen bir köpek yakalama görevlisinden köpeklere mastürbasyon yapmayı ve onlara işkence çektirmeyi öğrenmişti. Kanın tadına ilk kez 9 yaşında bakmıştı. O yaşta kuğuların kafalarını kesip, kanını içerdi. Bu öğrendikleri onun küçüklüğündeki vahşet tecrübeleri olmuştu.

Cinayet kariyerine başlamadan önce bir fabrikada sendikacı olarak çalışan, sık kiliseye giden Peter Kurten evliydi ve çok hoşgörülü bir karısı vardı. Yaptıklarını itiraf edene kadar her şeyi karısından uzun süre gizli tutmuştu.

İlk kurbanı (5 yaşında öldürdüğü iki arkadaşı dışında) 1913 yılında öldürdüğü 8 yaşındaki Christine Klein adında bir kızdı. Kız birçok yerinden bıçaklanmıştı ve tecavüze de uğramıştı. Bunun dışında kız bölüm bölüm yakılmıştı. Bu cinayetle birlikte Peter Kurten'in seri cinayetleri başlamış oldu. Aşağıda Peter Kurten'in öldürdüğü ve kimliği belirlenmiş kişileri görebiliriz:

- Christine Klein (8); Tecavüze uğrayıp, daha sonra boğazı kesildi.
- Rudolf Scheer (45); Birahaneden evine dönerken kafasından ve boynundan ardarda bıçaklanarak öldürüldü. (13 Şubat 1929)
- Rosa Ohliger (8); Katil tarafından bir çitin arkasına çekilerek 13 kere bıçaklandı. Daha sonra olay yerine dönen katil, cesedi yaktı. (9 Mart 1929)
- Luise Lenzen (13) - Gertrud Hamacher (5); Luise Lenzen boğularak ve birçok yerinden bıçaklanarak, Gertrud Hamacher ise boğazı kesilerek bir çayırda öldürüldü. (24 Ağustos 1929)
- Maria Hahn (20); Ren nehri kıyılarında 20 kez bıçaklanarak öldürüldü ve cesedi aynı yılın kışında bulundu.(1929 sonları)
- Ida Reuter (31); Düsseldorf'un dışında kafasına inen baltayla hayata gözlerini yuman ve öldürülmeden önce tecavüze uğrayan hizmetçi kız. (Eylül 1929)
- Gertrud Alberman (5); Katil tarafından boğularak ve 36 kere makas saplanarak öldürüldü. (7 Kasım 1929)
- Maria Budlies / Budlick; Peter Kurten'in son vakası. Peter Kurten tarafından kaçmasına izin verildi.

Peter Kurten,1. Dünya Savaşının tamamını hapiste geçirdi.1921’de tahliye edildi ve 1925’te bir hayat kadınıyla evlenerek Düsseldorf’un merkezinde bir apartmana taşındı. 1929’da dedektifler, bir seri katilin sokaklarda gezdiğini anlamışlardı. İşlenen 46 suçun aynı kişi tarafından işlendiğine kanaat getirmişlerdi. Ebeveynler çocuklarını sokağa çıkarmamaya başlamış, bir süre sonra halkın büyük bir bölümü korkusundan evlerinden ayrılmamaya başlamıştı.

1930’da Maria Budlies adında bir kadına tecavüz etmiş ve kaçmasına izin vermişti. Maria, bundan asla polise bahsetmedi, ama Köln’deki bir arkadaşına yolladığı mektupta olayları anlattı. Mektup asla Maria’nın arkadaşına ulaşmadı, ama bir gün postanede mektup açılınca polisler Maria’ya ulaştı. Maria, Peter Kurten’in evini polislere bildirdi. Peter Kurten bu olaydan sonra yakalandı, artık sona yaklaşmıştı. Kimse onun neden bu son kurbanı olan kadını bıraktığını bilmiyordu.

Cinayetlerinde genellikle bir makas veya bıçak yardımıyla kurbanlarının boğazlarını kesiyor, kafataslarını parçalıyor ve kanlarını emiyordu.
Aslında tüm kurbanlarını kadınlardan seçmiyordu ve bu da onun bu işi her zaman kendi cinsel doyumluluğu için yapmadığını gösteriyordu.
Masum görünüşü altında vahşilik yatan Peter Kurten'in ismi, kriminoloji tarihindeki yerini “bir psikiyatrist tarafından sorgulanan ilk seri katil“ olarak almıştır.
2 Temmuz 1931'de,ölüme mahkûm edilen Peter Kurten, Klingelputz hapishanesinde giyotinle idam edildi. Son arzusu kendi kafası kesilirkenki kan sesini duymaktı…

“Pişman değilim. Yaptığım bütün işler beni utandırsa da, size anlatmalıyım. Geriye dönüp baktığımda bütün detaylar hiç de kötü, can sıkıcı değildi. Aksine bundan hoşlanıyordum.“

(Peter Kurten’in kendisini sorgulayan psikiyatriste söylediği sözler.)

Cinayetlerini bide onun ağzından dinleyelim.

1. Bayan Klein.(ilk cinayeti)PK:' o gece çok heyecanlı ve sabırsızdım. Eğer karşıma bir hayvan çıksaydı ona bile saldırırdım. Ama karşıma şans eseri Bayan Klein çıktı. Kadının üstüne atladım, makasımı onun alnına tekrar tekrar sapladım. Kadın yere düştü. Böylelikle bende ondan istediğim şeyi sıcakkanını aldım. Onu kana kana içtim. Makasım körelmişti sonraki kurbanlar için onu tekrar bileyip keskinleştirdim.'

2. PK:'o akşam 8–10 yaşlarında küçük bir kızla karşılaştım. Ona nereye gittiğini sordum. Eve gidiyorum dedi küçük kız. Gel ben seni götürürüm dedim ona. Elini avuçlarımın arasına aldım. Bir anda içimde bir şeyler hareketlendi, başım döndü. Kendimi kaybedip, kızın boğazına sarıldım. Sonra sağ elimle bıçağımı paltomdan çıkarıp kızın gözüne, boğazına boynuna artık neresine gelirse sapladım.
Kızı öldürdükten sonra sinemaya gittim.23.00 sularında elimde bir şişe gazyağıyla, onu yakmak için geri döndüm. Ama etrafta çok fazla insan vardı. Ben de gazyağını bir çalılığın arkasına saklayıp evime gittim. Ertesi sabah 6.00 da kalktım. İlk işim kızın yanına gidip, cesedini gazyağı ile yakmak oldu.'

3. Rudolf Scheer. PK:' O gece saat 22.00 de parka gitmiştim.3 saat boyunca bir insanın geçmesini bekledim. Sonra yoldan sendeleyerek gelen bir adam gördüm. Beni gördü ve bana anlaşılmaz laflar etti. Sinirlendim ve adama sert bir yumruk attım. Adam yüzüstü yere
yığıldı. Cebimden bıçağımı çıkarıp adamın sırtına sapladım. Adam birden kalkıp bacaklarıma sarıldı. Bunu hiç beklemiyordum ama yine de bıçağımı ona saplamaya devam ettim. Hatta bıçağımı o kadar derine sapladım ki, onu zorlukla geri çıkartabildim.
Adam bacaklarımı bıraktı ve yere düştü. Onu hendeğe kadar sürükledim. Sonra bir tekmeyle onu çukurdan aşağıya yuvarladım. Tam eve geliyordum ki onu sürüklerken, botlarında bıraktığım parmak izleri aklıma geldi. Tüm izleri ortadan kaldırmam 8 dakikamı aldı.

4. Anna Goldhousen-Bayan Mantel-Gustav Karnblum. PK:'Saat 22.00 de Lierehfeld'deki fuara gittim. Yolda yürüyen iki kadın gördüm. Onları takip ettim. Birbirlerinden ayrıldıktan sonra kadınların birine Anna Goldhousen'e bıçağımla saldırdım. Kadın bağırmaya başlayınca
yakalanırım korkusuyla oradan kaçtım. O gece Bayan Mantel ve Gustav Karnblum adlı iki kişiye daha saldırdım.

5. Gertrud Hamacher-Luise Lenzen. PK:'Saat 22.00’ye kadar kendime bir kurban bulmak için bekledim. Tam ümidimi kaybediyordum ki patikadan gelen iki küçük kız gördüm. Onları takip etmeye başladım. Sonra yanlarına yaklaşıp, büyük kıza yakında ki bir dükkândan bana bir sigara alıp alamayacağını sordum. Kıza parayı verdim, böylece o sigara almaya gidince ben de küçük kız ile yalnız kaldım. Küçük kızı kucağıma aldım ve onu mısır tarlasına götürdüm. Sonra ağzını elimle kapatıp onu yere yatırdım ve boğazını kestim. Bıçağı orada bırakıp, ötekinin yanına gittim. Kız bana sigara paketini verirken birden onun boğazına sarıldım ve onu nefessiz bırakana dek sıktım. Onu da diğerinin yanına sürüklerken kız aniden canlandı ve elimden kaçıp bağırmaya başladı. Bunun üzerine bende bıçağı alıp kıza fırlattım. Onu sırtından vurmuştum. Kız yere düştü. Bıçağı bedeninden çıkarıp bir kaç kez daha sapladım. Sonra ikisini de orada
bırakıp gittim.'

6. Ida Reuter. PK: O pazar saat 18.00 de kurban aramak için dışarı çıktım. Yanıma çekicimi de almıştım. Tren istasyonunda genç bir kadınla karşılaştım. Onu bir şeyler içmeye davet
ettim. Beraber birkaç bira içtikten sonra koruda gezinmeye başladık. O ilerisinin karanlık olduğunu ve daha ileri gitmek istemediğini. Söyledi. O sırada birinin gelip gelmediğini anlamak için etrafa bakınıyordum. Etrafta bizden başka kimsenin olmadığını anlayınca
çekicimi çıkardım ve kızın alnın tam ortasına indirdim. Kız yere yığıldı. Yaklaşmakta olan ayak seslerini duyunca kızı ellerinden tuttum ve bir çalının arkasına gizledim. İnsanlar geçene kadar bekledim. Bu sırada kız kendine geldi. Onu bırakmam için bana
yalvarmaya başladı. Onu korunun içine çektim ve çekicimi bir kaç defa daha kafasına indirdim.

7. Elisabeth Dorrier. Pk:' 23.00 sularında cebimde çekicimle etrafta dolaşıyordum. Tiyatronun önünde duran narin bir kız gördüm. Adı Dorrierdi. Ona benimle yürüyüp yürümeyeceğini sordum. İlk başta buna istekli değildi ama onu ikna etmeyi başardım. Aynı İda'da olduğu gibi onunla ilk başta bira içtik, sonra nehir kenarında yürümeye başladık. Birden onun bir adım gerisinde durdum ve çekicimi cebimden çıkardım. Tüm gücümle çekici kafasına indirdim. Aynı İda gibi yere yığıldı. Onu da çalıların arkasına çektim ve başını çekicimle ezdim.'

8. Gertrud Albermann. Pk:'Öğleden sonra 17.00 sularında bıçağımı da yanıma alıp gezmeye çıktım. Kendi halinde oynayan 5–6 yaşlarında bir kız gördüm. Yanına gelip benimle gezmek isteyip istemediğini sordum. Kız gerçekten çok tatlıydı. Büyük bir neşe içinde kendini benim kollarıma attı. Minicik kollarını boynuma dolayıp başını güvenle omzuma koydu. Boş yollardan geçip fabrikaya geldim. O ne olup bittiğini anlamadan ellerim onun küçük boynuna dolanmıştı. Boğazını sıktım, sıktım, sıktım. Ta ki nefessiz kalana dek. Sonra bıçağımı çıkarıp, vücudunu delik deşik ettim. Kızın cansız vücudunu çöplerin arasına attım. Ellerimi de oradaki çimenlere sürüp temizledim.'

9. Maria Huhn. Pk:'8 ağustos da hayvanat bahçesinde tek başıma dolaşıyordum. Birini öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Bir banka oturdum. Yanımda oturan kız bana döndü ve benimle konuşmak istedi. Uzun bir konuşma sonucu gelecek pazar beraber dışarı çıkma kararı aldık.

15 ağustos da Stindemuhle restoranında bir şişe şarap içtik. Orada yaklaşık üç saat oturduktan sonra çorba ve bira içmek için başka bir yere gittik. Karnımızı doyurduktan sonra çayırda yürüyüşe çıktık. İşte o an onu öldürmeye karar verdim. Onu bir hendeğin yanındaki koca çalılığın arkasına götürdüm. Yere oturduk. Saat dokuzu yirmi geçiyordu. Birden onu boğazından yakaladım ve kafasını yanımdaki kütüğe vurdum ama kız kısa bir süre sonra kendine geldi. Bunun üzerine elimdeki makası boynuna sapladım. Epey kan kaybetti Kısa bir süre lanet olası tekrar kendine geldi. Kısık bir sesle bana yalvarmaya başladı. Sesine dayanamıyordum.
Sinirlendim. O sesi tamamen susturmak için makası kalbine sapladım. Kanın fışkırma sesini dinledim. Bu ses, öteki sesten daha huzur vericiydi.

10.Christine Klein. Pk:'O sıralar hırsızlıkla uğraşıyordum. Bir cumartesi akşamı kendime Wolfstrassede soyabileceğim uygun bir yer arıyordum. Klein ailesinin yaşadığı Cologne Hanı gözüme çarptı. Gece 10–11 sularında yukarı kata tırmandım. Kilitli birkaç kapıyı açtım ama içerde çalabileceğim değerli bir şey bulamadım. Derken içinde küçük bir kızın uyuduğu bir odaya geldim. Çocuğun başı cama dönüktü. Sol elimle kızın ağzını kapattım ve sağ elimle kızın boğazını sıkmaya başladım. Kız uyandı ve debelenmeye başladı ama sonunda bilincini kaybetti. Cebimde taşıdığım küçük ama keskin bir bıçak vardı. Kızın başını kucağıma aldım ve bıçağımla birden boğazını kestim. Belli bir müddet kanın akışını seyrettim. Sonra kızı yatağa yatırım üstünü örttüm. Odadaki izleri sildim ve kapıyı kızın üstüne kilitledim.

11. Charlotte Ulrich. PK:'Kızla bir bardak bira içtik. Sonra Grafenberg koruluğuna gittik. Kız
karanlıktan korkuyordu. Onu sakinleştirmek için birbirlerini seven çiftlerin hep buraya geldiğini ve el ele dolaştıklarını söyledim. Onu AŞKLAR GEÇİDİ denen gizli bir yere götürdüm. Manzara karşısında büyülenen kız daha ne olduğunu anlayamadan, çekicimi çoktan kafasına indirmiştim. Kız bir çığlık attı ve yere düştü. Yeteri kadar kan göremiyordum. Bu yüzden kızın başına var gücümle bir kaç kez daha vurdum. Kızın başının kanlar içinde kaldığını görünce onu orada tek başına, o vaziyette bırakıp gittim.

SONSÖZ

PETER KURTEN: Önüme çıkan herkesi öldürdüğüm doğru değildir. Öldürdüğüm kişinin kim olduğu benim için önemliydi. İstediğim, bağırışları ve yalvarışlarıyla beni heyecanlandıracak, kendimi iyi hissettirecek insanları bulmaktı. İnsanlara öldürmek amacıyla saldırmıyordum ama yakaladığım kişiyi bıçaklamaya başlayınca gerisi geliyordu
Eğer şu an dışarıda olsaydım ne yapardım bilmiyorum. Size hiçbir garanti veremem çünkü yaptıklarımı bilinçli bir şekilde yapmıyordum. Belki de farklı şekilde davranamazdım.
Eğer insanları öldürmeme izin verilse dünyada eşi benzeri görülmemiş bir katliam yapardım.

Charles Manson

charles-manson-1970-and-2009-pic-rex-504993774.jpg


Çetesiyle işledigi cinayetlerle tüm dünyayi dehşete düşüren hipi liderisi genç bir ****** olan babasıyla bilinmeyen manson ilk suçunu 13 yaşında soygun yaparak işledi.şartlı tahliyesinden sonra 17 yaşındayken kendisinden genç bir oglana tecavüz etti.yirmilerinde pezevenklik yapmaya basladi.kadin ticaretinden,sahte çek kullanmaktan,kredi kartı sahtekarlıgından ve araba hırsızlıgından 10 yıla mahkum edildi.hapishanede ünlü bir gangsterden gitar calmayi ögrendi ve daha sonra "beatless dan bile daha ünlü olabicegini" söyledi.

Hapishaneden cıktıkdan sonra cevresine kadınları toplayıp "ailesini" kurmaya basladi.kendine isa görüntüsü veriyor cezbetttigi gençleri uyuşturuculara ve cinsel sapkınlıklara yöneltiyordu.manson büyülenen ailesi üzerinde dinsel bir etkiye sahipti herkesin hertürlü yoldan sevişmesini buyurmuş ve buna kimse karşı cikmamıstı.ismi bile (Man`s Son) dini çagrıştırıyordu.iki yıl sonra bir otobus satin aldi ve amerikayi dolasmaya basladilar.sonra bir ciftlige yerleştiler.manson şimdi sayıları yirmiyi bulan ailesini tepeden tırnaga silahlandırmıs rusların amerikaya saldıracagı günü bekliyordu.bu arada kendisine bir ölüm listesi cikarmisti bile warren beatty gibi isimleri içeren bu listedeki insanlarin ölecegi kıyamet gününe helter skelter adını vermişti (beatles ın bir şarkısından esinlenerek) ailesini büyüterek üye sayısını kırka yükseltti 1969 yazinda cinayetler basladi.anahtar kelime simdi helter skalter zamanı idi. 8 agustos 1969 aksaminda roman polanski nin evine saldıran aile ünlü yönetmenin sekiz bucuk aylik hamile aktris karısı sharon tate ı evdeki diğer üç kişiyi ve o sırada ziyarete gelen bir genci öldürdüler.daha sonra cinayetler devam etti.polis tarafından yakalanmalarının ardından ailenin tüm üyeleri ölüm cezasina carptırıldı.ancak bu ceza ömür boyu hapis cezasina cevrildi.ailenin toplam cinayetlerinin sayısı asla ögrenilemedi.manson nın tek basina otuz bes cinayet isledigi söyleniyor.

David Berkowitz (Son of Sam)

david-berkowitz.jpg


13 ay boyunca new york u dehşete düşüren dengesiz katil temmuz 1976-mart 1977 arasında 3 kişiyi öldürüp 4 kişiyi yaralayan kurşunların aynı silahtan cıktıgını tespit eden polis psikopat bir katille karşı karşıya olduklarını anladi.

Cinayetlerini sürdüren katil daha sonra bir de not birakti: "Kadinlardan nefret ettigimin söylenmesine cok üzüldüm,bu dogru degil,ama bir canavarim.ben samin ogluyum.ben kucuk bir veletim" babasi samin içip ailesini döven bir canavar oldugundan bahsediyordu samin oglu imzalı bir başka not da bir köşe yazarina gönderdi.

Dedektifler cinayet işlemeye tüm hızıyla devam eden katili yakalmak icin cok urastılar ve en sonunda bunu başardılar david berkowitz adındaki katil ufak tefek paranoyak şizofrendi ve sekiz kişiyi öldürmüş pek cok kişiyide yaralamıştı mahkeme berkowitz in akli dengesinin yerinde olduguna karar verdi ve onu 365 yil hapse mahkum etti berkowitz in oturdugu daire boş kaldi ve pek çok kişinin ugrak yeri oldu.*

*yazıyı elbet de ben yazmadım.. :)
 
Yiğit bu kadar çok kişiye hayran olduğunu bilmiyordum :D :D
 
hayran olduğumu nerden çıkardın lan.. :D
 
Çok uzun olmuş..üşendim okumaya hepsini.. :D teşekkürler yiğit.
 
sen yazsaydın pess
bune la şimdi katilleremi merak saldın :D
gasteden sevdin cinayet anılarını fln kesipte biriktiriyomusun :D:D
 
yiğit zaman zaman beni korkutur oldun :D
 
en önemli ve en ünlüsünü unutmuşum..
Slayer'ın Dead Skin Mask şarkısı bu adama yazılmıştır..

Ed Gein

96224939bw4.jpg


Ed Gein, baskıcı, kadınların günahkar olduğunu söyleyen bir anne tarafından yetiştirilmişti. 1945’te öldüğü zamanı Ed tüm hayatını korkunç bir baskıyla yönlendiren bu kadının hala duygusal olarak esiri olan 39 yaşında bir bekardı. Annesinin odasının pencerelerine tahtalar çakan Gein, orayı sanki mabetmiş gibi muhafız etti. Ancak evin geri kalan bölümler kısa zamanda çılgın bir adamın sapkınlıklarla dolu mezbahasına dönüştü.

Gein, komşular için küçük işler yaprak geçimini sağlardı. Boş zamanlarında dergilerdeki cinsiyet değiştirme ameliyatları, güney denizlerindeki kafa avcıları ve Nazi zulmünü anlatan yazıları okuyarak geçiriyordu. Ancak içindeki gerçek canavar, annesinin ölümünden birkaç yıl sonra ortaya çıktı. Ümitsiz yalnızlığının ve ilerleyen psikozunun onu itmesiyle etrafındaki mezarlıklara giderek, oradan arta yaşlı kadınların cesetlerini çıkarıp uzaktaki çiftlik evine başladı. 1954’te Mary Hogan adında yerel bir bar sahibini vurup kadının 90 kiloluk vücudunu eve taşıyarak ölü sevicilik faaliyetlerini cinayetle tamamladı. 3 yıl sonra, 1957 yılı av mevsiminin başladığı ilk gün köydeki nalbur dükkanının sahibi olan 58 yaşındaki bir kadını öldürdü.

Şüpheler hemen son birkaç gündür dükkanın çevresinde dolanan Gein’in üzerinde yoğunlaştı. Mutfağına girdikleri zaman, polisler kurbanın başı kesilmiş, içi boşaltılmış bedenini aynı bir av hayvanı gibi çatı kirişine baş aşağı asılmış şekilde buldular. Evin içine giren dedektifler kelimelerle anlatılamayacak korkunçlukta eşyalar buldular. İnsan derisi ile kaplanmış sandalyeler, kafataslarından yapılmış çorba kaseleri, kadın cinsel organlarıyla dolu bir ayakkabı kutusu, içi gazete kağıtlarıyla doldurulmuş ve duvara av hayvanlarının başları gibi asılmış insan yüzleri ve bir kadının vücudunun üst kısmından yapılmış, göğüsleri olan bir yelek. Gein daha sonra bu yeleği ve insan derisinden yapılmış giysileri giyerek kendini annesi yerine koyduğunu itiraf etmiştir.

Bu tüyler ürpertici keşif Eisenhower dönemi Amerika’sında şok dalgaları yarattı. Aralık 1957 de hem Life hem de Time dergileri onun “dehşet evi” hakkında makaleler yayınlayınca tüm ülke Gein hakkında her şeyi öğrenmiş oldu.

Bir akıl hastanesinde 10 yıl yatmasının ardından Gein in duruşmaya çıkabileceğine karar verildi. Suçlu bulundu, ancak akli yetersizliğine kanaat getirildiğinden hayatının geri kalanını geçirmek üzere tekrar akıl hastanesine yatırıldı ve 1984’te kanserden öldü.

Evinde bulunan insan parçalarını mezarlıktan çaldığını söylemiştir ve açılan mezarlarda gerçekten de Ed Gein'in evinde bulunan parçaların eksik olduğu fark edilmiştir, abisi Henry Gein'i de öldürdüğü iddia edilir. Annesi hakkında bilinenler zaten alkolik ve zayıf olan kocasını ve çocuklarını kolayca etki altına alan, din saplantısı olan bir kadın olduğudur, ailesini finansal olarak destekleyen kadın, onları şehrin günah dolu yaşamından uzaklaştırmak amacıyla bir çiftlik evi almış ve burada çocuklarını diğer insanlardan uzak tutarak büyütmüştür

1989'da Herald Schechter tarafından yazılan Deviant, Ed Gein hakkındadır. Ed Gein’in insanın midesini kaldıran suçları, geçtiğimiz yıllarda çevrilen birçok film için esin kaynağı olmuştur. Bunlardan bazıları Psycho “Sapık”, The Texas Chainsaw Massacre "Teksas Katliamı" ,Silence of The Lambs “Kuzuların Sessizliği”, In the Light of the Moon, Ed Gein.

Sapık’ın yazarı Robert Bloch, kitabının Gein’in suçlarının romanlaştırılmasından ibaret olmadığında ısrar etmişse de, ölümsüz karakteri Norman Bates açıkça Gein’den esinlenilerek yaratılmıştır (Aslına bakılırsa Bloch’un romanında Norman’ın kendisi, işlediği suçlarla Gein’in işledikleri arasında paralellik işaret eder).

The Texas Chainsaw Massacre’ın yönetmeni Tobe Hooper orta batıda yaşayan akrabalarından Gein hakkında hikayeler dinlemiş ve bunlardan etkilenerek büyümüştür. Ancak yarattığı kanın gövdeyi götürdüğü sinema klasiğinde, Gein’den esinlenilen karakter nazik tavırlı, çift karakterli bir kişi değil, Deri Surat adında kurutulmuş insan derisinden yapılmış bir maske takan hayvani bir yaratıktır.

Thomas Haris, kurbanlarının derilerinden bir elbise dikmeye çalışan bir transseksüel olan hayali seri katili Jame Gumb’ı (namı diğer “Bufalo Bill”) yaratmadan önce FBI’ın Gein hakkındaki dosyalarını araştırmıştır. Jonathan Deme’in Oscar kazanan filminde Gumb’ın, Gein’in evinden esinlenilen evinin tuhaf görünüşü Harold Schechter’in Deviant: The Shocking True Story of the Original “Psycho” adlı kitabına dayanılarak yaratılmıştır.

Gerçek olaylara en yakın film, 1974’te yapılan düşük bütçeli “Deranged” filmidir ve korku filmi meraklıları arasında bir kült olmuştur. Deranged’in bazı video kopyalarının başında Gein’in evindeki insan etinden yapılma korkunç eşyaların bilinen tek görüntü kaydını içeren İyi ve Sessiz Bir Adam isimli Gein hakkında kısa bir belgesel vardır.
“Bana doğru gelen güzel bir kız görünce iki şey düşünürüm.
Bir yanım onunla çıkmak ona gerçekten iyi hoş davranmak gerektiği gibi davranmak ister.
Öteki yanım mızrağın ucuna geçirilmiş kafasının nasıl görüneceğini...
 
Ted Bundy enteresanmış, yargıç bile çok sevmiş adamı :D


Yiğit Dexter'ı izle bence. Güzel dizi, tam senlik :D
 
Geri
Üst Alt